Bu yıl ilki düzenlenecek olan 1.Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak burun Boğaz günleri 8-10 Mayıs 2015 tarihinde yapılacaktır. Kafkas Üniversitesi KBB ABD Başkanı Prof. Dr. Mehmet Külekçi tarafından düzenlenecek sempozyumun bilimsel programı aşağıda sunulmuştur. Katılmak isteyen meslektaşlarımız için iletişim bilgileri ve bilimsel program aşağıda sunulmuştur.
İletişim:
Op. Dr. Seçkin Ulusoy ( Sempozyum Sekreteri)
Cep: 05336402303
Toplantının bilimsel programı aşağıdadır:
BİLİMSEL PROGRAM:
9 MAYIS 2015 CUMARTESİ
09:00-9:10 Açılış konuşması: Prof. Dr. Mehmet Külekçi ve Prof. Dr. Şinasi Yalçın
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Şinasi Yalçın
09:10-9:50 Vestibuler sistem değerlendirilmesi ve test bataryaları
Konuşmacı: Prof. Dr. Levent Özlüoğlu
09:50-10:00 ARA
10:00-10:20 İmplante Edilebilir İşitme Cihazları
Konuşmacı: Prof. Dr. Armağan İncesulu
10:20-10:40 OSAS’ ta güncel yaklaşımlar
Konuşmacı: Prof. Dr. Mehmet Ömür
10:40-11:00 Robotik Cerrahide Gelişmeler
Konuşmacı: Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan
11:00-11:20 Tonsillektomi teknikleri
Konuşmacı: Doç. Dr. Haluk Özkul
11:20-11:30 Ara
11:30 -11:50 Kemik zincir rekonstrüksüyonları
Konuşmacı: Prof. Dr. Mahmut Tayyar Kalcıoğlu
11:50-12:10 Parsiyel larenjektomi
Konuşmacı: Prof. Dr. İlhan Toplaoğlu
12:10 12:15 Prof. Dr. Fatih Bora plaket töreni
12:15-12:30 Ani harabelerinin tarihçesi
Konuşmacı: Araş. Gör. Rabia Gören
12:30-13:30 Öğle yemeği
13:00 sonrası “Ani Harabeleri” sosyal programı
19:30 Kapanış akşam yemeği ( Yer: Kafkas üniversitesi konuk evi)
Not:
(1) 08/Mayıs / 2015 Kafkas üniversitesi konuk evinde akşam yemeği mevcuttur
(2) Katılım ücretsiz olup tüm meslektaşlarımıza açıktır
(3) Yer : Tıp Fakültesi Konferans Salonu
POSTER ÖZETLERİ
- “İNSANLARDA AÇLIK VE TOKLUK ARASINDA BELİRGIN KOKU DUYUSU DEĞIŞIKLIKLERI”
1Seçkin Ulusoy MD, 1Murat Topak MD, 1 Mehmet Emre Dinc MD, 1Abdullah Dalgic MD, 1Denizhan Dizdar MD, 1Abdulhalim İs MD
1İstanbul GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği
Amaç: Koku duyusuna açlık ve tokluk dönemlerinin etkisinin araştırılması
Yöntem: İstanbul Taksim Eğitim ve Araştırma hastanesi Kulak Burun Boğaz kliniğine başvuran 20 erkek ve 28 kadın kişilere Ramazan ayında 16 saatlik açlıkta ( iftar öncesi ) ve aynı gün iftardan 1 saat sonra ayrı ayrı iki kez “Sniffin’ Sticks” koku testi uygulandı.
Bulgular: Ortalama yaş 33.6 ± 9.7 (range 20‒72), boy ortalamaları 169.1 ± 7.6 (range 150.0‒185.0) cm, kilo ortalamaları 71.2 ± 17.6 (range 50.0‒85.0) kg, vücut kitle endeksi ortalamaları 24.8 ± 5.3 (range 19.5‒55.9). Identification skorları açlık grubunda anlamlı derece yüksek bulundu ( açlıkta 14.0, toklukta 13.0 ). Threshold (T)skorları açlık grubunda anlamlı derece yüksek bulundu ( açlıkta 7.3, toklukta 6.2 ). Discriminasyon skorları açlık grubunda anlamlı derece yüksek bulundu (açlıkta 14.0, toklukta 13.0). Açlık T değerleri 9 üzeri ve altında olan hastaları kendi aralarında karşılaştırdığımızda aradaki fark ( gap) 9 üzeri olan grupta anlamlı derecede daha yüksek bulundu.
Sonuç: Açlıkta koku duyusu artarken, toklukta ise azalmaktadır.
- DEMİR EKSİKLİĞİ OLAN KADINLARDA KOKU ALMA FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
1Mehmet Dinc, MD; 1Abdullah Dalgic, MD;1Seckin Ulusoy, M.D; 1Denizhan Dizdar, MD; 1Ömer Necati Develioğlu, MD; 1Murat Topak MD
1 GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul
Amaç: Bu çalışmanın amacı demir eksikliği anemisi olan kadınlarda koku fonksiyonlarının değerlendirilmesidir.
Yöntem: Bu çalışmaya 50 demir eksikliği olan hasta ve 50 gönüllü dahil edildi. Hastaların koku fonksiyonları Sniffin Sticks koku test ile değerlendirildi. Demir eksikliğinin tanısı Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre kondu.
Bulgular: Threshold ve TDI değerlerinin karşılaştırılması demir eksikliği anemisi olan hastalarda değerlerin kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük olduğunu ortaya koymuştur. Ancak, koku ayırt etme değerleri açısından gruplar arasında anlamlı bir fark yoktu.
Sonuç: Demir eksikliği anemisi koku fonksiyonlarında azalmaya yol açar ve hemoglobin seviyelerindeki düşüş koku alma fonksiyonlarında daha da düşüşle sonuçlanır. Bu çalışma toplumda yaygın olan demir eksikliği anemisinin koku alma düzeyi üzerine olumsuz etkisini gösterir.
- “İLERI DERECE OSAS HASTALARINDA UZUN DÖNEM CPAP TEDAVİSINİN GLAUCOMA ÜZERİNE ETKISİ”
1Seckin Ulusoy, M.D; 2Meltem Erden, MD; 1Mehmet Dinc, MD; 3Nurdogan Yavuz, MD; 1Abdullah Dalgic, MD
1 GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği, İstanbul
2Çorlu Devlet Hastanesi Göz Kliniği, Tekirdag
3As Tıp Neurology Kliniği ve Uyku Merkezi, Tekirdağ
Amaç: OSAS hastalarında Glaucoma sıklığınını, yanında göz tansiyonu, görme alanı, fundus değişikliklerinin değerlendirilmesidir.
Yöntem: Çalışma Çorlu Devlet Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Göz hastalıkları klinikleri tarafından yapılmıştır. Çalışmaya 38 OSAS olup CPAP cihazı kullanan ( Grup1) , 32 OSAS olup CPAP cihazini kullanmayan ( Grup 2) , 36 OSAS olmayan ( AHI 5 in altında) ( Grup 3) hasta dahil edilmiştir.
Bulgular: Her üç grup arasında yaş, boy, kilo ve boyun çevreleri arasında anlamlı farklılık yoktu (p˃0.05). Göz İçi Basıncı ( GİB) Grup 2 de diğer iki gruba göre anlamlı derece yüksek olarak bulundu; Grup 1 ve 3 arasında GİP anlamlı farkı bulunmadı (p˂0.05) . Fundus C/D oranları Grup 2 de anlamlı derecede diğer iki gruptan yüksekti; Grup 1 ve 3 arasında C/D anlamlı farkı bulunmadı (p˂0.05). Grup 1,2,3 arasında sırasıyla %5.2,12.5, 0 Glaucoma sıklığına rastlandı.
Sonuç: OSAS hastaları Glaucoma için risk grubudurlar. Hastalar Göz muayenesi ile OSAS tanısına yönlendilebilir veya tersi olarak OSAS tanısı alan hastalarda Glaucoma erken tanısına ulaşılabilir. Bu hastalarda CPAP tedavisinin Glaucoma ilerleyişini engelleyici etkisi mevcuttur.
- ENDONAZAL DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİDE FARKLI CERRAHİ YÖNTEMLERİN KARŞILAŞTIRILMASI
1Ulusoy S, 2Erden M, 3Yüksel H, 1Çağlar E, 1Dinç Mehmet Emre, 1Dalgıç A
1 GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi KBB Uzmanı
2 Çorlu Devlet Hastanesi Göz Uzmanı
3 GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Uzmanı
Amaç: Nazolakrimal kanal (NK) tıkanıklığı, gözyaşının gözden nazal kaviteye olan akışını bozar ve epifora semptomuna sebep olur. Dakriyosistorinostomi (DSR), NK tıkanıklığının tedavisinde kullanılan, lakrimal kese ile nazal kavite arasında fistül oluşturarak lakrimal akışın sağlandığı cerrahi bir prosedürdür . Bu çalışmanın amacı, DSR prosedürü sırasında uygulanan 3 farklı cerrahi tekniğin nüks ve süre açısından karşılaştırılmasıdır.
Yöntem: Ocak 2011 – Nisan 2014 tarihleri arasında NK tıkanıklığı nedeniyle endoskopik DSR prosedürü uygulanan hastaların operasyon süreleri ve takip sonuçları karşılaştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya katılan 41 hastanın 28’i kadın (% 68.29), 13’ü erkekti (%31.71). Grup 1’de 15, Grup 2’de 11 ve Grup 3’te ise 15 hasta içermekteydi. Her üç grupta da kadın hasta sayısı erkek hasta sayısından fazlaydı. Takipler sırasında Grup 1 ve Grup 2’de birer hastada nüks görülürken, Grup 3’te 6 hastada nüks görülmüştür. Çalışmaya katılan hastaların % 80.5’inde nüks görülmezken, % 19.5’inde nüks vardır. Nüks değişkeni için Grup 1 ve Grup 2 arasında anlamlı farklılık yoktur (p > 0,05). Buna karşılık Grup 3’teki nüks oranı, Grup 1 ve Grup 2’ye kıyasla anlamlı olarak daha yüksek (p < 0,05) bulunmuştur. Süre değişkeni her üç grupta da anlamlı farklılık göstermiştir (p < 0,05). Süre değişkeni için Grup 2 en yüksek, Grup 3 ise en düşük değerdedir.
Sonuç: Başarılı bir DSR prosedürü gerçekleştirmek için oluşturulan yeni ostiumun kemik çıkıntıları içermeyen düzgün bir yüzeye sahip olması, lakrimal kesenin üzerini örten kemik dokunun tamamının çıkarıldığı geniş bir açıklığın elde edilmesi ve cerrahi sırasında çevre dokularda hasara yol açmayıp skar dokusunun oluşmasına sebep olmayan bir cerrahi tekniğin kullanılması önerilebilir. Bu çalışma ile kombine yöntemin ( Guj + Tur) operasyon süresinin nispeten kısa olması yanında düşük nüks oranlarıyla iyi bir yöntem olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
- “LARENGOFARENGEAL REFLÜDE GENİZ AKINTISI VE BOĞAZ TEMİZLEME İHTİYACININ PROTON POMPA İNHİBİTÖRÜ TEDAVİSİNE YANITININ ARAŞTIRILMASI”
1Mehmet Kulekci, 1Rıdvan Budun, 1Mehmet Ozgur Avincsal, 1Denizhan Dizdar, 1Seçkin Ulusoy, 1Ömer Necati Develioğlu, 1Murat Topak
1Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, KBB-BBC Kliniği, İstanbul
Amaç: Bu çalışmada ; anamnez , muayene bulguları ve 24 saatlik ambulatuar dual-probe pH metre sonuçlarına göre LFR tanısı konmuş hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası laringeal irritasyon bulguları , reflü semptom indexi (RSİ) kullanılarak değerlendirildi.
Yöntem ve Gereçler: Çalışmada Ocak-Hazian 2013 tarihlerinde Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi’ne başvuran hastalar değerlendirildi. Bu hastalardan 24 saatlik pH monitorizasyonu sonucuna göre LFR tanısı alan 30 hasta çalışmaya dahil edildi. RSİ sorgulaması hastalara tedavi öncesi ve tedavi sonrası uygulandı. Hastalar 3 aylık proton pompa inhibitörü (PPİ) tedavisi sonrası geniz akıntısı ve boğaz temizleme ihtiyacı açısından reflü semptom indeksi kullanılarak tekrar değerlendirildi. Daha sonra geniz akıntısı ve boğaz temizlem ihtiyacı tedavi öncesi ve tedavi sonrası karşılaştırıldı.
Sonuç: Geniz akıntısında tedavi sonrası RSI değerinde istatistiksel olarak anlamlı azalma saptandı. Boğaz temizleme ihtiyacında tedavi sonrası RSI değerinde istatistiksel olarak anlamlı azalma saptandı. Sonuç olarak uzun süreden beri devam eden geniz akıntısı ve boğaz temizleme şikayeti olan hastalarda, herhangi bir enfeksiyon odağ saptanamamışsa ; hastalar LFR açısından laringoskopik bulgular olsun yada olmasın 24 saatlik pH monitorizasyonu ile değerlendirilmelidir.
- “Yoğun Bakımda Takip Edilen Uzamış Entübasyonlu Hastalarda Orta Kulakta Efüzyon Sıklığının ve Sebeplerinin Değerlendirilmesi”
1Denizhan Dizdar, 1Mehmet Emre Dinç, 1Seçkin Ulusoy, 1Abdullah Dalgıç, 1Mehmet Özgür Avınçsal, 2Cengiz Yumru, 1Murat Topak
1Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, KBB-BBC Kliniği, İstanbul
2Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anestezi ve Reanimasyon Kliniği
Amaç: Bu çalışmanın amacı yoğun bakımda 7 günden uzun entübe olan hastalarda efüzyonlu otit sıklığının araştırılması ve olası sebeplerin ortaya konmasıdır.
Yöntemler: Bu çalışmaya Gaziosmanpaşa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım ünitesinde Mart-Aralık 2014 tarihlerinde yatmış olan 20 hasta dahil edildi. Bütün hastaların yakınlarından ayrıntılı anamnez alınmasını takiben, otoskopik muayene, burun muayenesi, timpanometri ve akustik refleks ölçümleri yapıldı. Kulak muayeneleri konvansiyonel taşınabilir otoskop ile yapıldı.
Bulgular: Entübasyon süreleri incelendiğinde 14 günden uzun entübe kalmış 13 hastanın 11 tanesinde (%84) efüzyon geliştiği saptandı, entübasyon süresi ve efüzyon gelişimi arasında da anlamlı ilişki bulundu. Şuur durumu değerlendirildiğinde, şuuru kapalı olan 12 hastanın 11`inde (%91) efüzyon gözlendi, şuurun kapalı olmasının efüzyon gelişimini etkilediği görüldü.
Sonuç: On dört günü geçen uzamış entübasyonlu ve şuur kaybı olan yoğun bakım hastalarında orta kulak efüzyonu gelişme ihtimali daha yüksek bulunmuştur. Bunu sonucu olarak yoğun bakım takip rutinlerine uzamış entübasyonlu hastaların periodik otoskopik kulak zarı muayenesi de eklenmelidir.Uzun sureli entübe kalan hastalarda orta kulakta efffüzyon gelişme riski artmakta ve zaten çoğu immünsüprese hastalarda ekstra bir enfeksiyon kaynağı olabilmektedir.
- TRAVMA İLİŞKİLİ ERİŞKİN KİSTİK LENFANJİOM OLGUSU ( Olgu sunumu )
1Emrah Ceylan, 2Abdullah Dalğıç,1Yüksel Olgun ,1Gözde Malkoç, 3Nuket Eliyatkın, 4Tolga Kandogan
1.İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği ,İzmir
2.İstanbul Gaziosmanpasa Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği , İstanbul
3. Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği,İzmir
4.İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği,İzmir
ÖZET
Lenfanjiomlar lenfatik kanalların esas olarak özellikle 2 yaş altında baş ve boyun yerleşimli konjenital malformasyonlarıdır. Erişkin yaşlarda oldukça nadirdir. Altmış iki yaşındaki erkek hastada sol servikal bölgede 5*5cm boyutlarındaki kitle nedeniyle kliniğimize başvurdu . Ultrasonografi ve magnetik rezonans görüntüleme sonrasında kitle cerrahi olarak çıkarılmıştır. Histopatolojik inceleme sonucu kistik lenfanjiom ile uyumlu geldi. Kistik lenfanjiomlar erişkinlerde nadir görülmektedir ancak boyunda kitle ile başvuran hastada ayırıcı tanıda akılda tutulması gerekir.